İnsanoğlunun doğası gereği aidiyet ihtiyacı, yüzyıllar boyunca toplumsal yapıların temellerini oluşturmuştur. Ancak günümüzde sosyal medya ve dijital platformların etkisiyle bu ihtiyaç, daha önce hiç olmadığı kadar baskın hale gelmiştir. Özellikle genç nesil, beğeni ve onay arayışında daha fazla çaba sarf ederken, bu durum psikolojik olarak neler hissettirdiğini sıklıkla sorgular hale geldi. "İçimizdeki toplumun sesleri…: Onay aramak" başlıklı bu yazıda, onay arayışının nedenlerini, toplumsal etkilerini ve ilişkiler üzerindeki yansımalarını ele alacağız.
İnsanın sosyal bir varlık olarak doğası gereği, diğer insanlarla etkileşimde bulunma ve onay alma gereksinimi taşıdığı bilimsel açıdan da kanıtlanmıştır. Psikolog Abraham Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde, "saygı ihtiyacı" önemli bir yer tutar. Bireylerin kendilerini değerli hissetmesi için sosyal kabul görmeleri hayatidir. Ancak bu onay arayışı, zamanla sağlıksız bir hal alabilir. Özellikle sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, bireyler kendilerini yeterince 'değerli' hissetmek için sürekli olarak diğerlerinin beğenilerini, yorumlarını ve onaylarını takip etmeye yönelmiştir. Bu durum, bireylerin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir; kaygı, depresyon gibi sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.
Günümüzde sosyal medya, bireylerin onay arayışında başlıca iletişim aracı haline gelmiştir. Özellikle genç bireylerin, sosyal medyada paylaşımlarında aldığı beğeni sayısını önemsemesi, psikolojik baskı yaratmaktadır. Birçok insan, bir gönderinin aldığı beğeni sayısına göre kendi değerini ölçme eğilimindedir. Bu durumun onay arayışı üzerindeki etkisi oldukça derindir. Bireyler, sosyal medya platformlarında kendilerini mümkün olduğunca beğenilir kılma çabası içine girmekte ve bu savaş devam ettikçe içsel mutluluğun kaybolduğunu hisseder hale gelmektedir. Onay almak adına yapılan paylaşımlar, çoğu zaman sahte bir varoluş duygusu yaratabilir; bu da bireylerin gerçek yaşam ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.
Toplumdaki bu onay arayışı, aynı zamanda yakından ilişkili olduğumuz insanlarla olan bağlarımızı da derinlemesine etkiler. Ailevi ve sosyal ilişkilerde onay arama çabası, kişiler arası iletişimi zorlaştırabilir ve bireylerin birbirini anlamasını engelleyebilir. İnsanlar, dışardan onay almayı o kadar önemser hale gelir ki, kendi hislerini ve inançlarını ikinci planda bırakabilirler. Örneğin, bir birey kendi hayatını, başkalarının beklentilerine göre şekillendirmeye başlarsa, gerçek benliğinden uzaklaşmış olur ve bu durum da içsel çatışmalara yol açar.
Sonuç olarak, "İçimizdeki toplumun sesleri" başlığı altında ele aldığımız onay arayışının toplumsal ve bireysel etkileri oldukça geniş kapsamlıdır. Hem ruh sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler hem de bireylerin toplum içindeki konumu, onay arayışını kaçınılmaz kılmaktadır. Geçmişten günümüze onay arayışının değişen doğası, bireylerin psikolojik ve sosyal dinamiklerini de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, bireylerin onay arayışı ile toplumsal ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi, sağlıklı iletişim kurabilmesi ve gerçek mutluluğu elde edebilmesi adına önem arz etmektedir.