İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği son hava saldırısı, Ortadoğu'daki gerilimi bir kat daha artırdı. 2023 yılının Ekim ayında yaşanan bu olay, sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda tüm bölgenin jeopolitik dengesini de etkileyebilir. Tahran yönetimi, Tel Aviv'in gerçekleştirdiği saldırıya nasıl cevap verecek? İşte, bu kritik soruya yanıt olabilecek beş senaryo.
İran, geçmişte olduğu gibi asimetrik savaş stratejilerine yönelme ihtimali taşıyor. Bu bağlamda, İran’ın desteklediği proxy grupların aktifleşmesi bekleniyor. Bu grupların başında, Lübnan'daki Hizbullah ve Filistin'deki Hamas yer alıyor. İran, bu gruplar üzerinden İsrail'e yönelik doğrudan saldırılar düzenleyebilir. Asimetrik savaş, küçük ama etkili kuvvetlerin kullanılması anlamına geliyor. Dolayısıyla, İran, İsrail’in zayıf noktalarına yönelik siber saldırılar, roket atışları ve diğer asimetrik yöntemlerle karşılık verebilir.
İran’ın nükleer programı, uluslararası alanda gerginliğin temel sebeplerinden biri. İsrail'in saldırıları sonrası İran, nükleer yeteneklerini daha da geliştirme kararı alabilir. Tahran, Batı ile yapılan müzakerelerden bağımsız olarak, nükleer silah kapasitesini artırma ve bunun yanında nükleer güç olarak kendini tanıtma gayretinde olabilir. Bu durum, Orta Doğu'daki güç dengelerini daha da değiştirebilir ve nükleer yayılma endişelerini artırabilir. İran'ın bu stratejiyi benimsemesi, sadece İsrail’i değil, diğer komşu ülkeleri de etkileyebilir. Sonuç olarak, Tahran, nükleer silah tehdidi ile Tel Aviv’i baskı altında tutma yöntemi benimseyebilir.
İran, olası bir saldırıya karşı uluslararası arenada destek arayışına girmek zorunda kalabilir. Bu bağlamda, Tahran, Rusya, Çin ve diğer müttefik ülkelerle ilişkilerini kuvvetlendirme yoluna gidebilir. Uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek ve İsrail’in saldırılarını kınatmak amacıyla Birleşmiş Milletler gibi uluslararası platformlarda girişimlerde bulunabilir. Hatta bu tip diplomatik adımlar, yeni bir müzakere sürecinin kapısını açabilir. İran, müttefiklerinden alacağı destekle, İsrail'e karşı daha güçlü bir tepki verebilir.
İran, İsrail ile yaşanan bu gerilimin ardından iç politikada da değişikliklere gitme ihtiyacı duyabilir. Hükümetin, ulusal duyguları ve milliyetçiliği beslemek amacıyla sert bir dış politika izlemesi muhtemel. Toplumdaki çeşitli muhalefet grupları, Tahran yönetiminin meşruiyetini sorgulamakta ve daha fazla reform talep etmekte. Ancak, hükümet bu tür bir durumu, düşmanlık yaratmak ve birleştirici bir dış politika ile savuşturma gayretinde olabilir. İç dinamiklerin gerginliği artırması, Tahran’ın yanıtlarını daha sert bir şekilde şekillendirebilir.
İran, içindeki ekonomik sorunlarla başa çıkmak için dışarıdan gelebilecek yaptırımlara karşı da hazırlık yapabilir. Daha önceki deneyimlerden yola çıkarak, İran’ın gerekirse sabit fiyatların belirlenmesi, döviz kurlarının kontrolü gibi ekonomik önlemler alması bekleniyor. Aynı zamanda, uluslararası ticaret paktları ve enerji ihracatını artırma yolları arayabilir. Tahran’ın bu tür ekonomik manevraları, hem iç piyasayı desteklemekte hem de İsrail'in saldırılarına karşı telafi süreci yaşamak için gerekli olacaktır.
Sonuç olarak, İsrail’in İran’ı vurması, sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, bölgedeki dengeyi de etkileyen çok yönlü bir olgu. Tahran, yanıt verme konusunda çeşitli stratejik planlar yapacak ve bu da Ortadoğu'daki dengeleri şekillendirecektir. Olası senaryolar, yaşanan olayların sadece bir başlangıcı ve bu nedenle jeopolitik gelişmeleri yakından takip etmek oldukça önemli. Tahran'ın nasıl bir tepki vereceği, sadece bölgesel değil, küresel dinamikleri de etkileme potansiyeline sahiptir.